TransliterationСтр. 82.:
Rus (b27)
Katedral yani baş kilisa-yi temaşadan avdetle hangi kıtara bineceğimi şimendüfer ma’murlarına ifade eylediğimde bu efendiler beni gayet muhakkırane bir tavır ile telekki eylediler. Almanca bir takım şeyler söylediler ki bineceğim kıtarı taarifden ziyade beni tekdir zann olunıyor idi. Almanca anlamadığımdan Fransızca söylemlerini rica eylediğimde Fransızca söylemeyeceklerini anlarur suretde mukabelede bulunarak nihayet yanımdan savuşub gittiler. Bu muamelenin simendüfer ma’murlığıyla nisbet-i kabul etmeyeceğini görerek beyan-ı hal içün daha büyük bir me’mur aramağa başladım ise de bulamıyorum ki! Döniyorum tolaşıyorum. Kimse imdadıma gelmiyor. İstasyon me’murlarının vazifesi ise böyle etrafını aranan yolcıların yanlarına sokulub ne istediklerini sormakdır. Fena halde hiddetlenmeğe başladım. Hele biraz sonra bir kıtarın brem tarafına toğrı gitdiğini görerek bu kıtar benim gitmekliğim lazım gelen kıtar oldığını da anlayınca o kadar hiddetlendim ki asabım adeta titremeğe başladı. Fakat il memleketi! Hiddetin ne faidesi olacak?
Bir pike üzerine oturdum. Yüzümden ateşler çıkdığını ve tek göz ile burnuma bakarak burnumun kıp kırmızı oldığını görüyor idim. İşin daha ilerüsini düşündiğim halde khatrıma bir çare bile gelmiyor idi. Nihayet polise müracaatı gördüm. O aralık yanıma güzel kaba sakallı kendisi de güzel bir adam gelüb fasıh fransızca ile:
- Misyö! Galiba lisan bilmamizlik belasına doçar oldınız? dedi. Mal bulmuş mağribi gibi sevinerek:
- Aman Misyö! Edeceğim tedbiri bana öğretiniz! diye rica eyledim.
Sordı ki:
istiğrab eyledim. Cevaban:
- Hayır! İşte milli serpuşum başımda. Osmanlıyım!
Diyince bu adam dahı istiğrab ederek:
- Sizi Fransa’nın Cezayir Zabitanından olmak üzere telakki eytdiler. Asıl bineceğiniz kıtarı bi-l-iltizam size gaib eytdirdiler! demesünmi?
Bizde ahvalinin biri diğerini taakib ediyor. İşte fes yüzünden doçar oldığımız bir bizarlık ki:
Bu adamın kendisi kim oldığını sual eylediğimde huviyyetini haber vermedi. Ama pek zann ederüm ki Rus idi. Zira Fransızcayı böyle güzel telaffüz etmek Türkler ile Ruslara vergidir.
Translation:I boarded the train at the Cathedral, that is, the main church, after returning from sightseeing. When I tried to express to the ticket officers which platform I would board, these gentlemen understood me very clearly and responded with a certain attitude. They spoke some things in German, which made me think they were scolding me rather than giving information about the platform I would board. Since I didn't understand German, when I requested them to speak in French, they refused to speak in French, and without any further communication, they finally disappeared from my side. Realizing that this behavior was unacceptable from the ticket officers, I started looking for a higher-ranking official to explain my situation, but I couldn't find one! I'm turning around, searching. No one is coming to my aid. The duty of the station officials is to approach these sought-after passengers and ask what they need. I started getting extremely angry. Especially when I saw a train departing towards Bremen shortly after, and I realized that this train was the one I needed to take, I became so furious that my nerves started to tremble. But my hometown! What good would anger do?
I sat on a bench. I could feel the heat coming from my face, and by looking at my nose with one eye, I could see that it had turned bright red. Even though I thought about the next steps, I couldn't come up with a solution. Finally, I decided to go to the police. Around that time, a handsome man with a beautiful, coarse beard approached me and spoke fluent French:
"Monsieur! It seems you have fallen into the trap of not knowing the language?" he said. I felt relieved and said:
"Oh, Monsieur! Please teach me what precautions to take!"
He asked, "Are you French?"
I sighed in distress and replied, "No! Look, I'm wearing a traditional headdress. I'm Ottoman!"
Upon hearing this, the man also sighed and said, "They mistook you for an officer from France's Algerian Police. They mistakenly directed you to the wrong platform where you were supposed to board! Isn't that something?"
We have one confusion after another. This is a strange situation we find ourselves in because of the fez:
When I asked this man about his identity, he didn't disclose it. But I strongly believe he was Russian. Because only Turks and Russians can pronounce French so beautifully.